Head & Shoulders ASMR reklamının öğrenme kuramları açısından değerlendirilmesi

İkna edici iletişim, asırlardan günümüze sosyal bilimlerin çok farklı alanlarında tartışılan, üzerine fikir üretilen bir konu olmuştur. İnsanların, yaşamlarını sürdürebilmek, sosyalleşebilmek ve diğer insanlarla ilişkiler geliştirmek ihtiyaçlarından doğan ikna edici iletişim, toplumsal yaşamın önem arz eden parçalarından biridir. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da gerçekleşen Sanayi Devrimi ile büyük kentler oluşmuş, insanların bir arada yaşama alışkanlıkları radikal bir şekilde dönüşmüş ve iletişim, gündelik hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. 20. yüzyılda ilerleyen teknolojik imkanlarla kullanımı gittikçe yaygınlaşan kitle iletişim araçları, Marshall McLuhan’ın tabiriyle insanların, “global bir köy” içinde, sürekli bir iletişim halinde yaşamalarına imkan tanırken, ikna olgusu, “görsel” boyutlarıyla da ön plana çıkarak önemini artırmıştır. İnsanlar arası ilişkilere paralel olarak, artan kentleşme, nüfus ve ekonomik ilişkiler neticesinde genişleyen pazardaki ürün çeşitliliği, ikna edici iletişimin markalama çalışmalarında kullanılması sonucunu doğurmuştur. 20. yüzyılla beraber reklamcılık ve tanıtım faaliyetleri profesyonelleşerek yaygınlığını artırmış, kurulan reklam ajansları müşteri davranışlarını anlamak amacıyla, başta psikoloji ve sosyoloji olmak üzere, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarından faydalanmaya başlamışlardır. Günümüzde ilerleyen ve yaygınlaşan teknolojik imkânlar sonucunda, ürünler arasındaki “kalite” temelli farklılıkların giderek azaldığını söylemek mümkündür. Bundan böyle firmalar, ürünlerini rekabet ettikleri diğer kurumların ürünlerinden ayırt edici kılacak bir takım stratejileri devreye sokmaktadırlar. Bunlardan en önemlisi de, tüketicilerin belirli bir ürünü satın alırken, o ürünün kullanım değeri dışında elde edeceği “sembolik” değer olarak göze çarpmaktadır. Ürüne yüklenen sembolik değer ise, “markalama” faaliyetleri ile geçekleştirilmekte, insanlar “sembolik tüketim” olarak adlandırılan bir tüketici davranışına doğru yönelmektedirler. İkna edici iletişim, sembolik tüketim sürecinin önemli bir aşamasını oluşturmakta, insanları yalnızca etkilemeye kalmayıp, bir ürünü satın almaya doğru, gönüllü olarak harekete geçirecek, meşru mekanizmaları içermektedir. Reklamlar, ürünlere yüklenen sembolik değerlerin potansiyel müşterilere iletildiği araç olarak, insanları ikna etme noktasında önemli rol oynamaktadırlar. Bu çalışma, ikna olgusunu kuramsal açılardan ele alarak, iknanın arka planı olarak kişilik ve öğrenme kuramları açısından inceleyecektir. Bu bağlamda şaç bakım ürün serisinin televizyon reklamı incelemesi yapılarak bu reklamda kullanılan öğrenme kuramları analiz edilmiştir.

Günümüzün rekabet ortamında, reklamların etkinliği giderek daha büyük önem kazanmış,  yalnızca ürün hakkında bilgi aktarmakla kalmayıp, bireyleri satın alma davranışına yönlendirmek için farklı arayışlarda odak noktası durumuna gelmiştir. Kitle iletişim araçlarının çeşitlenmesi reklam iletilerinin bireylere ulaşmasını kolaylaştırmış, bireyin ilgisini çekebilmek için reklam alanında uzmanlar tarafından çeşitli çalışmalar yapılmaya ve yaratıcılığa daha büyük önem verilmeye başlanmıştır. Etkili ve etkileyici iletişim biçimi olan reklam hem tüketiciye bilgi aktarır, hem de tüketiciyi ürüne ya da hizmeti kullanmaya, satın almaya yönlendirir. Bir başka deyişle, tüketiciyi ürünü ya da hizmeti kullanmaya ikna eder.

İletişimin öneminin iyice vurgulandığı günümüz dünyasında, ‘etkili iletişim’ kurabilmenin yararları ön plana çıkmış, bu konuda araştırmalar yapılmıştır.

Bu bağlamda, “Etkileyici iletisim:1- İkna amacı güden iletişim türü. 2-Hedef kitleyi belli bir amaç doğrultusunda etkilemeyi, ikna etmeyi, tutum ve davranışlarında değişiklik gerçekleştirmeyi başaran iletişim türü” olarak tanımlanmaktadır

Öğrenme kavramı bir psikolojik faktör olarak tüketici davranışlarının şekillenmesinde ve açıklanmasında etkili olmakta ve reklamcıların reklamın izleyici kitlesi olan bireylerin reklama yönelik algılamalarında ve reklamı değerlendirmelerinde önemli bir etken olarak dikkati çekmektedir. Bu bağlamda bir kavram olarak öğrenme ve öğrenmenin insan tarafından nasıl gerçekleştirildiğini açıklayan öğrenme kuramları da hedef kitle davranışlarının belirlenmesi ve hedef tüketici kitlenin etkileneceği reklamların oluşturulmasında dikkate değer bir önem kazanmaktadır.

En yoğun olarak maruz kaldığımız reklamlar televizyon kanalıyla gerçekleşmektedir. Televizyon reklamlarında görsel ögelerin sesle desteklenmesi yoluyla etkinliğini arttırmaktadır. Gösterim ya da yalnız ürün formatının kullanılmasıyla ürünün dayanıklılığı, kullanım biçimi gibi gösterilmesi gereken çeşitli özelliklerin rahatlıkla hedef kitlelere görsel ögelerle aktarılması sağlanmaktadır. Farklı çekim ölçekleri, bilgisayar destekli kurgu teknikleri, animasyon kullanımı, renklerin güçlü etkisi ve görsel, işitsel efektlerin kullanılmasıyla reklamın etkisi arttırılmaktadır. Hedef kitlenin reklama maruz kalması, markayı hatırlatması, marka bilinirliğinin sağlanması ve hedef kitlenin istenen bir satın alma davranışı yönünde harekete geçmesi sağlanabilmektedir. Reklam iletişimi istenilen biçimde gerçekleştiğinde, tüketici farkındalıktan eyleme doğru giden Bilişsel, duygusal ve davranışsal üç asamadan geçmektedir

Kişilik Kuramları

Psikinaliz: Ruhbilimin öncülerinden Freud ruhsal yasamın duygusal itkiler tarafından belirlendiğine inanır. Freud, psikanalitik kuram ile bilinçaltının önemini ortaya koymuş, kişiliğin bilinçaltı ve bilinç üstünün birbirleriyle olan ilişkisinden meydana geldiğini iddia etmiş ve düşüncelerimizin büyük kısmının bilinçaltında bulunduğunu öne sürmüştür. Ayrıca, Freud kişiliği benlik (ego), altbenlik (id) ve üst-benlik (süperego) olarak üç unsurla ele almış ve bireylerdeki kişilik farklılıklarına, bu üç unsur arasındaki denge farklılıklarının sebep olduğunu ortaya koymuştur. Buna ek olarak Freud, insan davranışının Triebe denilen, içgüdüler olarak da tanımlanan, kuvvetli iç güçler tarafından güdülendiğini söylemiştir. Freud’a göre insanda libido olarak adlandırılan yaşam ya da cinsellik içgüdüsü ve Thanatos olarak adlandırılan ölüm ya da saldırganlık içgüdüsü bulunmaktadır. Freud, bireyin içinde yaşadığı çeşitli çatışmalar sebebiyle insanların yaşadıkları kaygı ile bazı savunma mekanizmaları geliştirdiğine değinmiş, bu savunma mekanizmalarından bilinçten uzaklaştırmayı anlatan ‘Bastırma’nın psikanalizin temel taşlarından biri olduğunu vurgulamıştır. Aynı zamanda Freud, ortaya koyduğu Psikoseksüel gelişim kuramında da ele aldığı beş dönemde (oral, anal, fallik, gizil, genital) yaşanan çatışmaların kişilerin davranışlarını ve kişiliklerini şekillendireceğini öne sürmüştür.

Üç İkna Kanıtı: Retorik, genel anlamda ‘’güzel söz söyleme sanatı’ ’olarak açıklanırken,  Aristo, gündelik ‘’hayata dair bir pratik sanat’’ olarak tanımlar. Bu pratik sanat dahilinde amaç yalnızca kişi ya da kişileri kandırmak, manipüle etmek değil etki ve ikna yaratmayı hedefleyen söylemin temelini oluşturan bir dil ustalığıyla kişileri ikna edebilmektedir. Reklam gibi ikna edici metinlerde tüm retorik ögelerinin birbirinden farklı değerleri, genel söylem üzerinde birbirinden farklı etkileri söz konusudur. Retorik -ikna- söylemlerinde önemli üç ikna kanıtı vardır. Aristo’ya göre ethos, konuşmacının karakteri ile ilgilidir. Kaynağın ses özelliklerini, jest ve mimikleri gibi kişisel özelliklerin ikna etkisini içermektedir. Logos ise, konuşma ve argümanın kendisidir. Logos ikna edici iletişim ile mantık ilişkisini kurar. Son olarak ise pathos ikna edici iletişim ile insan duyguları arasındaki ilişkiyi inceler dinleyicinin duygularını ön planda tutar. Tutkuyu esas alır.

Jung’un Arketipleri; Carl Gustav Jung ise arketip konusu ile ilişkinin dinamiklerinden yola çıkarak algı duruma açıklık kazandırmaya çalışmıştır. ‘Arketipsel formlar aynı ve bir bütündürler. Ancak algılayanlar arasındaki farklılık algılananları da farklı kılar. Arketipler her psişede vardır ve duygularımızı, düşüncelerimizi eylemlerimizi içgüdüsel olarak önceden biçimlendirir’ Jung, bilinçdışını kişisel ve kolektif olmak üzere iki ana kategoride değerlendirmiştir. Kişisel bilinçdışı kişinin yaşamsal deneyimleriyle şekillenmiş olan bilinçdışını temsil ederken kolektif bilinçdışı ise zihnin evrimleşmesiyle birlikte kişiye ilk atalarından günümüze dek doğuştan aktarılan bilgi ve deneyimlerden oluşmaktadır. Jung’a göre ortak bilinçdışında yer alan temsili resimleri arketipler oluşturmaktadır. Kelime anlamı ilk model (kök örnek) olan arketipler, tüm insanlığın bilinçaltında (ortak bilinçdışında) yer alan “ilksel imgelerden” oluşur. Bu imgeler çevremizdekileri ve durumları hızlı bir biçimde algılamamızı onlara belirli bir şekilde tepki vermemizi sağlarlar. 12 kategoriye ayrılan arketip başlıkları; yardımsever, yaratıcı, sıradan adam, kaşif, kahraman, masum, soytarı, aşık, sihirbaz, asi, kral, bilgedir.

Öğrenme Kuramları;

Davranışçı Kuram: Öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirmenin gerçekleştiğini kabul eder. Davranışçı yaklaşımların öğretim ilkeleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.

  1. Yaparak öğrenme esastır.
  2. Öğrenmede pekiştirme önemli bir yer tutar. Pekiştirme, davranışların tekrar edilme sıklığını arttıran uyarıcıların verilmesi işlemidir. Davranışlar, onları izleyen sonuçlardan etkilenir ve onlarla değiştirilir.
  3. Becerilerin kazanılmasında ve öğrenilenlerin kalıcılığının sağlanmasında tekrar önemlidir. 4. Öğrenmede güdülenmenin çok önemli bir yeri vardır. Olumlu pekiştirme güdüleyici bir etkiye sahiptir.

Sosyal Biliş Teorisi;  başkalarının davranışları ve bu davranışların sonuçlarının gözlenmesi temeline dayalı dolaylı öğrenme ve taklit etme üzerine kurulmuştur. İnsanlar izole edilmiş bir dünyada yaşamazlar, onlar sosyal varlıklardır. İnsanlar diğerlerinin davranışlarını ve bu davranışların sonuçlarının ödüllendirildiğini, önemsenmediğini veya cezalandırıldığını gözlemlerler. Bu nedenle insanlar kendi deneyimleri kadar, gözlemledikleri diğer insanların davranışlarından da faydalanırlar. İnsan davranışı hem doğrudan sonuçların hem de gözlemlenebilen sonuçlarının ilişkisel etkisiyle daha iyi açıklanabilir (Bandura, 1974: 860).

Reklam Değerlendirmesi

Ürün adı: HEAD&SHOULDERS SUPREME ARINDIRICI, BESLEYİCİ ŞAMPUAN VE SAÇ BAKIM SERİSİ
Karakter: Ünlü, popüler, sağlıklı, modern, çekici, cesur, özgüvenli, genç, güzel kadın (Serenay Sarıkaya)
Reklam Süresi : 24 sn.
Çekim ortamı  : Stüdyo

Ünlü kullanma hakkında:

Philip Kotler “Markalar, kendi adlarını parlatmak için ünlülerin havalarını ödünç almaya başladılar” diyor. Rakamlar da Kotler’in bu saptamasını haklı çıkarmaktadır. Bugün Amerika’da reklamda ünlü̈ insanların kullanımı yüzde 50 oranındadır. Türkiye’de ise bu oran bazen yüzde 70’lere ulaşmaktadır. Burada amaç, ünlülerin popülarite, güven verme ve dikkat çekme duygularından yararlanmaktır. Çünkü̈ marka ve ünlü̈ kişi doğru eşleştirildiğinde satışlar 2’ye hatta 3’e katlanmaktadır

Ünlü bir karakterin kullanılması tüketilen ürünle birlikte kimlik oluşturma, model alıp öğrenme modelinin de bir yansımasıdır.

Karakter olarak sadece bir kadının yer aldığı reklam, stüdyoda yakın plan görsel çekimlerden oluşmuştur. Bel, göğüs ve yakın plan arasında değişen ölçekler reklamın akıcılığını kesintiye uğratmamış, tam aksine, reklamı bir bütünlük içerisinde dikkat çekici kılmıştır. Güzelliği elde etmiş, güçlü ve davetkarlığı yansıtan yüz ifadelerine, bakışlardaki derinliğe daha fazla dikkat çekilmesi sağlanmıştır.

Herhangi bir müzik kullanılmamış, derinlik veren bir efektle fısıltı şeklinde repliklerle seslendirilmiştir. Hedef kitlesi kadınlar olan reklamda renkler, ürün ambalajında da kullanılan mavi ve beyazdır. Reklam karakterinin elbisesi de bu doğrultuda mavi olarak seçilmiştir.

Reklamda, başroldeki karakter izleyiciye yönelik direkt konuşarak ürünün tanıtımını bizzat yapmaktadır.

Popüler ve merak uyandıran bir teknik olan ASMR kullanılarak çekilen reklam filminde Serenay Sarıkaya tekniğe uygun olarak fısıltıyla konuşmaktadır. Rahatlatıcı ve endorfin salgılamaya yardımcı etkisi olan, bedeni ve zihni rahatlatan ASMR için “beyin orgazmı” ve “fısıldama pornosu” gibi tabirlerin kullanımına da yaygın olarak rastlanmaktadır. Arketipler de aynı ASMR’nin tetiklediği biyolojik uyaranlar gibi, bilinçdışının birer ürünü halindedir. Toplumsal bilinçaltına ait olan arketipler ve benlik olguları, kişisel bilinçaltına doğru derinleştikçe komplekslere dönüşmekte, tam da bu noktada ASMR’nin rahatlatıcı ve yoğun ilgisinin devreye girip, kişisel bilinçaltındaki kompleks noktaları üzerinde olumlu etki yaratma gücüne sahip olduğunu tartışmak mümkün görünmektedir. Bu özelliğin iyi kurgulanması dâhilinde, ASMR tekniğinin hem rahatlatıcı anlatılar düzeyinde hem de profesyonel pazarlama ve satış düzlemleri özelinde olumlu duyusal etki yaratımını üst düzeyde yaşatacak bir araç olması hali gündemdedir. Bu durumun profesyonel reklam endüstrisi tarafından keşfedildiği görülmektedir.

HEAD&SHOULDERS SUPREME Saç Bakım Serisi reklam filmi, Freud’un topografik kişilik kuramı, libido kavramı, Carl Gustav Jung’ın arketip kavramı ve Karen Horney’in ortaya attığı “kendi kendine analiz” ile değerlendirilebilir.  Freud’un topografik kişilik kuramında ego, id, süperego kavramları bulunmaktadır. Bu reklam filminde kadının saçı ile kurduğu ilişkide bilinçdışı davranışlar sergilediği görülmektedir. Saçının güzelliğinden aldığı haz ile kadının ilkel dürtüleri öne çıkmaktadır. Saçını tutarken kadının yüzünde oluşan ifade, kadının mimikleri ve sözleri bilinçaltının dışa vurumu ile çekiciliğini ortaya koymaktadır. Saçının çok güzel olmasının gizli bir sırrı olduğunu fısıltı sesiyle seksi bir ses tonuyla konuşarak merak uyandırmaktadır. Fısıltı sesi ile söylediği ‘’içindeki miceelar suyu ile…’’cümlesi alt yazılı olarak yaptığı ürün bilgisi sırasında  ‘’içindeki cinsel arzuyu’’ şeklinde algılanabilecek şekilde söylemektedir.

Freud’un yapısal kisilik kuramı açısından bakıldığında baskın kişilik birimi “id”dir. Bu, kişinin bencil ve doyumsuz tarafının, sınırsız isteklerinin id kavramı ile nasıl ortaya çıktığını reklamda göstermektedir. Kendinden emin, güzelliğinin farkındalığı bakışı, Freud’un ego kavramı ile okunabilir. Saçlarını savuruşu, istekli ve davetkar bakışların cinsel niteliği olduğunu savunan Freud’un ortaya koyduğu libido kavramı ile bütünleşmektedir. Reklamda, bu şampuanı kullanan gizemli sırrı keşfederek mutluluğu ve istediği her şeyi elde eden seksi bir kadın imgesi yaratılmıştır. Kadının giydiği elbisenin dekoltesi, renginin maviliği, saçlarının açık, uzun, sağlıklı ve parlak oluşu, güzelliğinden emin hareketleri libido kavramını karşılamaktadır. Buna ek olarak müzik olmamasına rağmen hızlı dinamik geçişler kadının yaşam içgüdüsü enerjisini libidosundan aldığını yansıtmaktadır. Kadın kendisiyle konuşarak aslında bilinçaltında yatan duygularını öne çıkarmaktadır. Burada Karen Horney’in psikanalize kattığı “kendi kendine analiz” yöntemine vurgu yapılabilir. Reklamda kadın, profesyonel bir yardım almadan kendi bilinçaltındaki düşüncelerini açıkça ortaya çıkarmaktadır; mutluluğun ve güzelliğinin sırrını bulmuştur ve bunun hazzını yaşamaktadır. Kadın iç dünyasını dışa yansıtarak mutluluğuna giden yolu kendisi bulmuştur.

Reklama Jung’un arketipsel formları ile baktığımız zaman; ünlü, popüler ve özellikle gençler tarafından çok beğenilen bir karakterin kullanılması ‘’hükümdar’’ arketipiyle açıklanabilir. Hükümdar klasik bir liderdir. Her duruma düzen getirecek kişidir. Hükümdar karalıdır, mükemmellik için çalışır ve herkesin kendisini takip etmesi için uğraşır. Herkesin onu dinlemesi için bir çok nedene sahip olma eğilimindedir. İradesini başkalarına dayatma arzusuyla kolayca bir tirana dönüşebilir.

Güzelliğin gizli formülünü bulmuş olması “yaratıcı” arketipine dayanır. Yaratıcının derin arzusu vardır, orijinalliği sever. Tamamen yeni bir şey yapmak için dönüştürmeyi sever. Yaratıcı zeki, geleneklere uymayan ve kendine yeterli biridir.

‘’Bakıcı’’ arketipinin karşılığı reklamdaki kadının; vaat ettiği güzelliğin iksirini bulmuş olması nedeniyle diğer insanlardan daha güçlü hissetmesidir. Sonuç olarak etrafındakilere anaç bir koruma sağlar. Diğer insanlara mutluluk dağıtmak ister.

Kadının kendinden ve güzelliğinden emin bakışları ve arzulu seksi sesi ‘’aşık’’ arketipine karşılık gelir. Aşık tamamen gönül hassasiyetidir. İçten, romantik, şehvetli ve tutkulu olmasıdır. Sevgiyi sever, en büyük mutluluğu sevildiğini hissetmektir. Duyulara hitap eden her şeyden zevk alır, güzelliğe değer verir.

Freud’un libido kavramının reklamda yansıtıldığı durumlar yukarıda açıklandığı gibi ‘aşık arketipi’ ile iç içe geçmektedir. Kadının içten ama seksi bir ses tonuyla konuşmaları (bilinçaltındaki duygularını direkt olarak yansıtması), kendinden emin tavırları (kadının saçını arzuyla tutması ve bakışları), mucizevi bir iksir bulmuşçasına ürüne karşı olan tutkusu, şampuana karşı hayran ve şehvetli bakışları bu arketipin göstergesi olmaktadır.

İknanın üç kanıtından ilk ayağı oluşturan Ethos, ünlü̈ ve itibarlı kişiler olarak tanımlanır. 19.yy’dan sonra sanayinin gelişmesiyle beraber iletişim ve teknolojide yaşanan ilerlemeler büyük kitlelere ulaşmada en önemli unsur olan kitle iletişim araçlarının doğuşunu sağlamış ve hatip denilen ‘’Ethos” kaynağının yerini “ünlüler” almıştır. Ünlü̈ bir kişinin reklamda kullanılması, tüketicilerin ünlü̈ kişiye duydukları hayranlık veya saygıyı ürüne yüklemesini sağlar. Bu durum ise ikna kanıtının ilk ve en önemli ayağı olan Ethos’un – reklamda güven ve itibar kullanımının- etkisini ortaya koymaktadır

Çekicilikle ürünün bağının kurulması ve kullanacak kişilerin aynı duyguları hissedeceğini düşündürmesi   Pathos’a örnek oluşturmaktadır. Pathos’un yani tüketicinin reklamlarda verilen olumlu mesajları alıp kendine yükleme durumunu açıklar. İzleyici markayı satın aldığında aynı başarıya ve özgüvene kavuşacağını hisseder. Çünkü̈ izleyicinin duygularıyla bağ̆ kurma ve etkileme söz konusudur.

Reklam hazırlanırken öğrenme modellerinden de faydalanılmıştır.

Gerçek hayatta beğenilen, sevilen ve güvenilen bir karakterin kullandığı ve tavsiye ettiği bir ürünü kullanarak onu taklit etme ile ‘’Sosyal Biliş ve Bilişsel Öğrenme Modeli’’ reklamda kullanılmıştır.

Reklamın son sahnelerinde vaad edilen güzelliğin gizemli sırrının karşılığı olan ürün serisi ekrana gelir. Burada ulaşılmak istenilen hedefin yolunun bu üründen geçtiği ‘’tepkisel koşullanma’’ ile açıklanabilir. ( bu ürünü kullanırsanız sağlıklı, yumuşak saçlara kavuşursunuz.)

Vaadedilen güzel saçlara kavuşma için tekrarlarla ürün ambalajının gösterilmesi ve marka isminin seslendirilmesi ‘’olumlu pekiştireç’’le açıklanabilir.

Ekranın alt köşesinde ‘’Sadece kadınlar için’’ yazması İle cinsiyet ayrımcılığını da bir gönderme vardır.

SONUÇ: Bireyde herhangi bir davranış değişikliğinin oluşmasında, bireye ulaşan uyaranlar önemli bir yer tutmaktadır. Davranış değişikliği sağlanmak istendiğinde, çevredeki uyaranların irdelenmesinin yanı sıra, bu uyaranların bireye ulaşması sırasında nelerden etkilenebileceğinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bunlar dış etkenler olabileceği gibi, bireyin iç dünyasına, ruhsal yapısına ait etkenler de olabilmekte, kişilik kavramı da bu etkenlerden biri olarak görülmektedir.

Reklam iletileri, belli bir hedef çerçevesinde, bireye ulaşan uyaranlar olarak algı sürecinden geçmektedirler. Bireyin etkisi altında kaldığı uyaranlar arasında, onu etkilemeyi, ikna etmeyi başaranlar, davranış değişikliğini sağlayabilirler. İd, ego, süperego, dürtü, mantık ve vicdan kavramlarının temsilcileri olarak, bireyin iletiyi almasından, davranış değişikliğinin gerçekleşmesine kadar olan süreçte etkin bir rol oynamaktadırlar. Reklam iletisi birey tarafından algılandığında, kişilik birimlerinin süzgecinden de geçmekte, bir başka anlatımla, kişinin dürtüleri, mantığı ve vicdanı, onun hangi davranışa yöneleceği konusunda etkili olmaktadır. Reklamların bireylerin dürtülerine, vicdanlarına ve mantıklarına seslenmesi, ikna aşamasında rol oynayan etmenler olarak ortaya konmaktadır.

Reklam yayın linki:

https://www.youtube.com/watch?v=5wjd6Q1c7RI

Kaynaklar:

  • Ayaz, Y. Y., Kıvançı, G., Safarov, A. (2019). Psikanalitik Kuram ve Reklamda Yaratıcılık. Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları, Dördüncü Kuvvet.
  • Aytekin, B.A.(2019),İzleyici ve İçerik Etkileşimi Bağlamında Yeni Bir YouTube Fenomeni Olarak Otonom Duyusal Meridyen Tepki (ASMR) Etkisinin Deri İletkenliği Ölçümü (GSR) Tekniği ile İncelenmesi, Opus toplum araştırmaları dergisi
  • Bandura, A. (1974). “Bahavior Theory and The Models of Man”, American Psychologist,
  • Batey, M. (2008), Brandmeaning. Routledge: New York
  • Batı, U. (2012). Reklamın Dili. Alfa: İstanbul
  • Beytur, T. (2017). ‘Carl Gustav Jung’da Bilinçli Davranış ve İçgüdü’,(Yüksek lisans tezi), Kırklareli Üniversitesi: Kırklareli
  • Burger, J. M. (2006). Kişilik (Psikoloji Biliminin İnsan Doğasına Dair Söyledikleri). Kaknüs.  İstanbul:
  • Elden, M.(2003). Hedef kitle davranışlarını etkileyen psikolojik bir faktör olarak öğrenme: öğrenme ve reklam ilişkisi. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 17(2), s.1-30.
  • Elden Müge. Yeygel Sinem. (2006). Kurumsal Reklamın Anlattıkları, İstanbul: Beta Basım Yayım
  • Kotler, Philip (2003). Kotler ve Pazarlama, Sistem Yayıncılık. İstanbul.
  • Myers, G. (1994). Words in Ads. New York: Oxford University Press Inc
  • Oktuğ, Z. (2007). İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
  • Zafer, S. (2017).İstanbul Ticaret Üniversitesi, Dış Ticaret Enstitüsü, Tartışma Metinleri

İnternet kaynakları:

Bir yanıt yazın