Koştuğumuzda veya egzersiz yaptığımızda nabzımız daha hızlı atmaya başlar. Öte yandan her nabız atışı arasındaki süre de değişkenlik gösterebilir. Kalp ritmindeki bu değişim süreci sayesinde nabzımız, bir metronom gibi değil fizyolojik veya çevresel etkenlere bağlı olarak sürekli değişir. Kalbimizin duygularımızla (mecazi olarak değil) olan ilişkisi sadece fizyolojik durumumuzu değil yaşadığımız duygusal uyarılma düzeyini de yansıtır.
Şimdi gelin duygusal reaksiyonları anlamamızı sağlayan bu ölçümün nasıl kullanılabileceğini ele alalım.
Kalp ritmi nasıl değişir?
İnsan vücudu hem merkezi hem de periferik sinir sistemi tarafından yönetilir. Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşurken, periferik sinir sistemi vücutta beyin veya omurilikte olmayan diğer tüm sinirlerden oluşur.
Bu bölgeler farklı olsa da, birbirleriyle yakın etkileşime girerler. Merkezi sinir sistemi hafızadaki rolünü oynar, periferik sinir sistemi fizyolojik reaksiyonu oluşturur. Bu sistemlerin her ikisi de çevrenin duygusal stresiyle değiştirilir ve her birinin eylemleri deneyimin duygusal stresini arttırır.
Buna ek olarak, çevresel sinir sistemi işlevsel olarak otonom sinir sistemine (kalbimiz vb. iç organlarımızı kontrol eden çevresel sinir sisteminin bir parçası) ve bedensel kontrol ve kas hareketlerinde yer alan somatik sinir sistemine ayrılabilir.
Otonom sinir sistemi sempatik sinir sistemi (SNS) ve parasempatik sinir sisteminden (PNS) oluşur. Sempatik sinir sistemi fizyolojik olarak uyarıcıdır. Aktif olduğunda fizyolojik uyarılmayı arttırır. Parasempatik sinir sistemi tam tersidir ve aktif olduğunda fizyolojik uyarılmayı engeller.
Stresli olduğumuzda (duygusal veya fizyolojik strese neden olan), sempatik sinir sistemi daha aktif hale gelir ve parasempatik sinir sistemi kısıtlanır, bu da yukarıda bahsedilen ellerde terleme ve kalp atış hızındaki artışlara kadar fizyolojimizde bir dizi değişiklik yaratır. Sakin olmak ters etki yaratır. Parasempatik sinir sistemi daha aktif hale gelir ve sempatik sinir sistemi kısıtlanır, bu da kalp atış hızının düşmesine neden olur. Sempatik sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemi arasındaki etkileşim bu nedenle merkezi sinir sistemi ile birlikte çalışan çevresel sinir sisteminin bir parçası olan otonom sinir sisteminin aktivitesini yansıtır.
Tamamen esnek bir otonom sinir sistemi “durumsal taleplere uygun olarak fizyolojik ve duygusal durumların hızlı bir şekilde geçişine” izin verir [2]. Kalp atış hızı değişkenliği, bu iki sistem arasındaki etkileşimin doğrudan sonucudur; EKG kayıtları bu nedenle otonom sinir sistemi aktivitesinin açık bir ölçümüdür.
Otonom sinir sistemi esnek ve uyarlanabilir ise, sempatik sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemi, duruma en uygun reaksiyonu üretmek için birbirleriyle sağlıklı bir şekilde rekabet ettiğinden, kalp atış hızının değişkenliği artacaktır. Bu, kalp ritmi değişkenliğindeki artışların fizyolojik ve duygusal esneklikteki artışların yansıtıcı olduğu anlamına gelir.
Kalp Ritmi Değişkenliği Ve Duygular
Kalp ritmi değişkenliğinin duygular bağlamına katılımını inceleyen ilk çalışmalardan bazıları, duygusal düzenlemeyle ilişkisini incelemiştir. Araştırmacılar [3], yüz ifadeleri, deri iletkenliği (GSR) ve kalp ritmideğişkenliği ölçülürken, çocuklara stresli içerik içeren (bazı çocukların evlerinin dışında gizlenen yabancı biriyle tartıştığı) kısa film klipleri gösterdiler.
Bu multimodal (sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan) yaklaşım, onaylanmış bir anketin sonuçlarının yanı sıra, daha yüksek kalp atış hızı değişkenliği değerlerine sahip çocukların film klibindeki karakterlere sempati duyma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ve duygusal sıkıntı hissetme ihtimalinin daha düşük olduğunu gösterdi. Kalp ritmi değişkenliğindeki artış bu nedenle daha fazla duygusal düzenlemeyle ilişkiliydi.
Daha ileri araştırmalar, 5 dakikalık tek bir kayıt seansının yeterli olduğunu göstermiştir ki kalp ve duygular arasındaki bağlantıyı gösteren kap ritmi değişkenliği ve duygusal düzenleme özellikleri arasında belirgin ilişkiler ortaya koymaktadır. Ayrıca kalp ve duygular arasındaki bağlantıyı gösterir.
Kalbin aktivitesi ne kadar esnek olursa, uygun duyguları korumak için o kadar yetenekli oluruz. Diğer çalışmalar bu teoriyi desteklemeye devam etmiştir. [5, 6, 7]
Kalp Ritmi Değişkenliği Nasıl Kullanılabilir?
Duygusal düzenleme ile ilişkilendirmeleri gösteren yukarıda belirtilen çalışmalara ek olarak, kalp ritmi değişkenliği sosyal beceriler ve bilişsel süreçlerle de ilişkilendirilmiştir.
Bir çalışmada, 65 katılımcıdan, sadece yüzün göz bölgesini görerek bireylerin sergilenen duygularını belirlemek zorunda oldukları “gözlerdeki zihni okuma testi”ni tamamlamaları istendi [8]. Araştırma ayrıca, katılımcının duyguları tanıma becerilerini etkileyebilecek bir dizi faktörü de hesaba kattı, ancak bu faktörlerin etkisi indirildikten sonra bile kalp ritmi değişkenliğinin hala önemli bir öngörücü olduğunu buldular.
Çalışma, kalp ritmi değişkenliğinin katılımcıların duygusal tanıma özelliklerini ve potansiyel olarak sosyal durumlarda genel becerilerini anlama konusunda doğrudan bir gösterge olabileceğini öne sürdü.
Başka bir çalışma, şok tehdidine ve bunun farklı miktarlarda kalp ritmi değişkenliği olan gruplar arasında bilişsel işlevselliği nasıl etkileyebileceğini inceledi [9]. Düşük ve yüksek kalp ritmi değişkenliği gruplarına ayrılan katılımcılar, bir çalışma belleği görevini ve performanslarının ölçüldüğü bir görevi tamamlamak zorunda oldukları bir tehdit veya tehdit dışı duruma maruz kaldılar.
Araştırmacılar, yüksek kalp ritmi değişkenliği katılımcılarının, durumdan bağımsız olarak (tehdit / tehdit içermeyen), düşük kalp ritmi değişkenliği katılımcılarının tehdit koşullarında daha iyi performans göstermesine rağmen, bilişsel görevlerde düşük kalp ritmi değişkenliği katılımcılarından daha iyi performans gösterdiğini bulmuşlardır. Çalışma, yüksek kalp ritmi değişkenliği‘nin stres altında daha iyi bilişsel işleyişini sağladığını, ancak daha düşük kalp ritmi değişkenliğinin stresli bir senaryoda performans için yararlı olabileceğini düşündürmektedir.
Yeni araştırmalar ayrıca EKG verileri ve makine öğrenme yöntemlerinin bir kombinasyonu yoluyla belirli duygusal durumları tanımlama olasılığını da göstermiştir [10]. Araştırmacılar, farklı uyarılma seviyeleri ve farklı değer boyutlarını ortaya çıkarmak için daha önce gösterilen biz dizi ses kullandılar. EKG kaydedilirken katılımcılara bu sesler sunuldu. Sonraki analizlerinin, katılımcıların duygusal durumlarının belirlenmesinde % 85 oranında doğru olduğu kanıtlanmıştır.
Elbette bu özel araştırma çalışması, araştırmacılar için genellikle hazır ve kullanışlı yönleri olan makine öğrenme yöntemleri hakkında ki bilgi ve uygulanacak kaynaklara dayanır.
Kalp ritmi değişkenliği ölçümlerini çeşitli duygusal durumlarla ilişkilendiren zengin bir araştırma olsa da, kalp ritmi değişkenliğinin anı bir duygu göstergesi olmadığını düşünmek önemlidir. Bu, belirli bir süre boyunca toplanan verilerin bir uyarana karşı toplam tepkileri anlamak için bilgilendirici olabileceği anlamına gelirken, verilerin bir kişinin o uyarana maruz kalma süresi içinde nasıl hissettiği hakkında bilgileri doğru bir şekilde aktaramayacağı anlamına gelir.
Genel olarak kalp ritmi değişkenliği, hem duygusal uyarılma hem de duygusal düzenleme hakkında büyük miktarda bilgi aktarmaktadır ve yeni araştırmalar da bu ölçümün diğer yapılarla ilişkilendirilme potansiyelini göstermektedir. EKG kullanırken olasılıkları en üst düzeye çıkarmak için, verilere daha fazla boyut ve insan davranışının daha derin bir şekilde anlaşılmasını sağlayan çok modlu bir yaklaşım benimsenebilir.
Kaynakça:
[2] Appelhans, B., & Luecken, L. (2006). Heart rate variability as an index of regulated emotional responding. Review Of General Psychology, 10(3), 229-240. doi: 10.1037/1089-2680.10.3.229
[3] Fabes, R. A., Eisenberg, N., and Eisenbud, L. (1993). Behavioral and physiological correlates of children’s reactions to others in distress. Dev. Psychol. 29, 655–663.
[4] Williams, D., Cash, C., Rankin, C., Bernardi, A., Koenig, J., & Thayer, J. (2015). Resting heart rate variability predicts self-reported difficulties in emotion regulation: a focus on different facets of emotion regulation. Frontiers In Psychology, 6. doi: 10.3389/fpsyg.2015.00261
[5] Thayer, J., Hansen, A., Saus-Rose, E., & Johnsen, B. (2009). Heart Rate Variability, Prefrontal Neural Function, and Cognitive Performance: The Neurovisceral Integration Perspective on Self-regulation, Adaptation, and Health. Annals Of Behavioral Medicine, 37(2), 141-153. doi: 10.1007/s12160-009-9101-z
[6] Geisler, F., Vennewald, N., Kubiak, T., & Weber, H. (2010). The impact of heart rate variability on subjective well-being is mediated by emotion regulation. Personality And Individual Differences, 49(7), 723-728. doi: 10.1016/j.paid.2010.06.015
[7] Mccraty, R., & Shaffer, F. (2015). Heart Rate Variability: New Perspectives on Physiological Mechanisms, Assessment of Self-regulatory Capacity, and Health Risk. Global Advances In Health And Medicine, 4(1), 46-61. doi: 10.7453/gahmj.2014.073
[8] Quintana, D., Guastella, A., Outhred, T., Hickie, I., & Kemp, A. (2012). Heart rate variability is associated with emotion recognition: Direct evidence for a relationship between the autonomic nervous system and social cognition. International Journal Of Psychophysiology, 86(2), 168-172. doi: 10.1016/j.ijpsycho.2012.08.012
[9] Hansen, A., Johnsen, B., & Thayer, J. (2009). Relationship between heart rate variability and cognitive function during threat of shock. Anxiety, Stress & Coping, 22(1), 77-89. doi: 10.1080/10615800802272251
[10] Nardelli, M., Valenza, G., Greco, A., Lanata, A., & Scilingo, E. (2015). Recognizing Emotions Induced by Affective Sounds through Heart Rate Variability. IEEE Transactions On Affective Computing, 6(4), 385-394. doi: 10.1109/taffc.2015.2432810
Çeviri: Celal Özer
Kaynak: Bryn Farnsworth, Ph.D, https://imotions.com/blog/heart-rate-variability-emotions/